DİYOJEN
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve
felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbirşeyi
olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara
çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü
filozofa:
"Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen,
kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
"Ben çekilirim!!!" |
SOKRATES
Filozof Sokrates ve eşi bir türlü
iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates'e verip veriştirmiş, ağzına
geleni söylemiş. Bakmış kocası hiçbir tepki göstermiyor, bir kova
suyu alıp başından aşağı boşaltmış.
Sokrates: "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağnak zaten
bekliyordum" demiş. |
GEMİ
İçinde değişik ülkelerden
yolcusu bulunan bir gemi buzdağına çarpar ve batmaya başlar. Birinci
kaptan, ikinci kaptana emir verir:
-Herkese söyle gemiyi terketsinler!
On dakika sonra 2.kaptan gelir ve kimsenin gemiyi
terketmediğini söyler.
-Sen geç dümene bir de ben deneyeyim der
1.kaptan. On dakika sonra 1.kaptan gelir ve herkesin gemiyi terketmeye
başladığını söyler.
-Nasıl başardınız bunu diye sorar 2.kaptan.
-Önce İngilizlerle konuştum ve onlara gemiyi
terketmemenin İngiliz centilmenliği ile bağdaşmayacağını söyledim,
atladılar. Sonra Amerikalılara yüzmenin faydalı bir spor olduğunu söyledim
onlar da terk ettiler. Araplara ise " soğuk suyun cinsel gücü artırdığını
söyledim" onlar da atladılar.
-Peki Türkler'e ne söylediniz?
-Burada denize girmek yasaktır! |
KÖPEK İLE TAVŞAN
Köpeği ile yaşayan bir genç İstanbul’da
bir bahçe katı daire kiralar. Dairenin önünde bir teras vardır. Yan
dairede de ev sahibi yaşlı kadın ve oğlu oturmaktadır. İki dairenin
teraslarından birbirine geçilebilmektedir. Kiracı genç taşınırken
ev sahibinin oğlu kiracıya şöyle der: " Köpeğinize ne olur
dikkat edin, annemin tavşanına birşey yapmasın. Annem yaşlı, o
hayvana da çok bağlandı, tavşana birşey olursa yaşayamaz."
" Tavşanın kafesi terasta duruyor, aman dikkat". Kiracı da
dikkat edeceğını söyler. Gel zaman git zaman, köpek ve tavşanın
birbirileri ile hiçbir sorunu olmaz, beyaz tavşan da iyice büyür. Tavşan
bazen kafesinde duruyor, bazen de terasta dolaşıyordur. Bir gece köpek
ağzında birşey ile sahibinin yanına gelir. Sahibi bir de bakar ki köpeğin
ağzındaki şey ev sahibinin beyaz tavşanı, ama ölü ve çamur içinde!
Kiracı paniğe kapılır, ölü tavşanı alıp bir güzel yıkar, tüylerini
saç kurutma makinası ile kurutup kabartır ve usulca yan terasa süzülüp
tavşanı kafesine bırakır.
O gece, suç üzerine kalacak korkusu ile köpeği alıp
annesine gider. Bir hafta sonra döndüğünde ev sahibinin oğlunu görür.
Genç kederlidir. Kiracı tedirgin tedigin ne olduğunu sorar. Ev sahibinin
oğlu cevap verir: Siz yoktunuz tabi, bilmiyorsunuz...annem vefat
etti...Kiracı suçlulukla yutkunarak sorar: " Başınız sağolsun,
nasıl vefat etti anneniz?" Ev sahibinin oğlu
cevap verir: Tavşanı beslemeyi unutmuşuz, hayvancağız ölmüş.
Annemle birlikte tavşanı bahçeye gömdük. Ertesi sabah annem tavşanı
hortlamış, kafesinde görünce kalbi dayanamadı zavallının...
|
KAMYON
ŞOFÖRÜ
Genç çocuk, son model BMW'si ile yolda ilerlerken kırmızı
ışıkta durur. Tam o sırada arkadan gelen bir kamyon büyük gürültü
ile arabaya çarpar. Ikisi de inerler bakarlar ki arabanın arkası haşat.
Kamyonun şoförü gencin ayaklarına kapanır:
- “Abicim sen beni affet. Ben 30 yıl çalışsam bunu ödeyemem. Sen şu
kardeşini affet” der. Çocuk bakar ki adamın hakikaten hali vakti pek
yerinde değil. Adamı affeder ve arabasına binip yoluna devam eder. Çocuk
iki, üç ışık sonra tekrar durur. Derken yine büyük bir gürültüyle
arabasına arkadan çarparlar. Çocuk arabadan iner bir de bakar ki yine
aynı kamyon şoförü arabasına vurmuştur. Ancak bu sefer şoför
kamyondan dışarı çıkmadan sadece kafasını pencereden uzatır ve:
-“Abi benim ben... Devam et!” |
AJAN
Amerika ile eski SSCB arasındaki soğuk savaşın en
hareketli yılları... Amerika, Rusya'dan istihbarat almak icin oraya bir
gizli ajan göndermeye karar veriyor. Ajan için yüzlerce aday arasından
en iyi özelliklere sahip bir tanesi seçiliyor. Ajan yapılan tüm
testlerden mükemmel sonuçlar alıyor, Rusçası mükemmel, hatta yerel
şiveleri dahi cok iyi derecede konuşabiliyor, her türlü silahı başarıyla
kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olağanüstü. Seçilen ajan
haftalar süren çok zorlu eğitimlere tabi tutuluyor ve göreve hazırlanıyor.
En sonunda görev zamanı geliyor ve ajan, Rus Hava sahasına gece gizlice
giren küçük bir uçaktan paraşütle atlayarak görevin olduğu şehire
yakın köylerden birinin civarına bırakılıyor. Yere başarıyla ve
sessizce inen ajan paraşüt ve yanindaki diğer donanımı kamufle ediyor
ve yanında getirdiği yerel giysileri giyerek civar köye doğru yola çıkıyor.
Sabaha karşı havanın aydınlanmasıyla köye yaklaşan ajan, tarlasına
gitmek için yola çıkan bir köylüye rastlıyor ve ona yanaşarak yerel
aksanla ve mükemmel bir rusça ile gideceği şehre nasıl vasıta
bulabileceğini soruyor. Köylü cevap veriyor:
- Amerikalı mısın? şoka giren ve hayretler içinde kalan ajan cevap veriyor:
- Onu da nereden cıkardın? Köylünün cevabı:
- Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da... |
TEMEL'İN HASTALIĞI
Temel akciğer kanseri olmuş. Doktorlar
iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demişler ve ümitsiz olduğu
için tedaviye de son vermişler. Öleceğini anlayan Temel, bütün eşiyle
dostuyla helalleşmeye karar vermiş. Fakat bizim Temel gördüğü
herkese kendisinin AIDS hastalığına yakalandığını ve iki ay içinde
öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmelerini istiyormuş. Tabii
bunu duyanlar Temel'e helallik veriyorlarmış ama bir yandan da
elini bile son bir defa sıkıp , kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış.
Temel'in en iyi arkadaşı Dursun, Temel' in bu yaptığını duyunca
sormuş; "Yahu Temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden
millete AIDS oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı" demiş.
Temel ; "Yahu Tursun, öyle de öleceeezzz böyle de ölecez,
bari karıyı sağlama alalım dedim." |
TAMİRAT
Kadının evinde tamirat yapılacakmış, ancak o gün
çok önemli bir telefon gelmiş ve kadının şehirden ayrılması
gerekmiş. Böyle olunca kadın akşamdan ustabaşını aramış ve
"benim yarın şehir dışında olmam gerekiyor" demiş,"siz boruları tamir
ettikten sonra faturayı mutfak masasının üstüne bırakın, size çeki
gönderirim...anahtar paspasın altında...bir Rottweiler'ım var, adı Brütüs...iri
yarı görünür ama size sorun çıkarmaz...yalnız ne yaparsanız
yapın SAKIN PAPAĞANIMLA KONUŞMAYIN" Ertesi gün tamirciler gelmişler,
anahtarı bulup içeri girmişler,işe koyulmuşlar...derken ustabaşı bir
bakmış kadının Roottweiler'ı hakikaten bugüne kadar gördüğü en
iri yarı en ürkütücü köpek, ama hiçbişey yapmadan halının üzerinde
öylece uyukluyor...adam onu dert etmeden işini yapıyormuş ama, diğer
yandan evin papağanının sabahtan beri çenesi hiç durmamış, avaz
avaz bağırarak bütün gün ustaları çileden
çıkarmış. Uustabaşı kadının sözlerini hatırlamış
ve papağana tek kelime etmemek icin kendini tutmuş, ama papağanın çenesinden
en sonunda adamın dayanacak hali kalmamış ve bağırmış: "Bana
bak yeter be sabahtan beri milletin kafası şişti.. kapa çeneni!!!!!!!!"
Bunun üzerine papağan ona bakmış bakmış vee.....
"PARÇALA ŞUNU BRÜTÜS !!!!!!" |
RAHİBE
Bir rahibe taksi çevirmiş ve yola
çıkmışlar ama taksi sürücüsü aynadan sürekli rahibeye bakıyormuş,
rahibe neden öyle baktığını sorunca adam, "çok özür dilerim rahibe, size birşey söylemek istiyorum ama kızarsınız diye de cok
korkuyorum" demiş. Rahibe gülümsemiş: "Sevgili oğlum, benim
yaşımda üstelik de rahibe olan birine ne söylersen söyle hoşgörülü
davranacağına emin olabilirsin, bana her istediğini söyleyebilirsin."
Bunun üzerine taksi şoföru "o zaman..." demiş.. "benim
en büyük fantezim bir rahibeyle sevişmekti de...." Rahibe yine gülümsemiş:
"Ah bu muydu sevgili oğlum...bakalm bunu nasıl halledebiliriz. Öncelikle
bekar ve katolik olman gerekiyor..." "Evet evet ben bekarım ve
katoliğim!!" "O zaman şurdan ormanlık yola sapalım.."
ve ormana gelmişler, adam orada en büyük fantezisini gerçekleştirmiş.
Herşey bittikten sonra rahibe bir bakmış adam ağlıyor... "Neyin
var sevgili oğlum??"
"Rahibe beni bağışlayın ben size yalan söyledim, ben aslında
evliyim ve yahudiyim" Bunu duyan rahibe gülmüş: "Ah sevgili oğlum
kendini üzme aslında benim de ismim Kevin, homoyum ve kıyafet balosuna
gidiyorum."
|
SIVI SABUN
İki genç rahip gecenin bir yarısı
duşa girmek üzere soyunmuşlar, tam duşa girerken yanlarına sabun
almadıklarını fark etmişler. Rahiplerden biri giyinmeye gerek görmeden
çıplak bir vaziyette sabun almak üzere üst kattaki odasına gitmiş.
İki kalıp sabunu alarak duşların olduğu alt kata koşmaya başlamış.
Yarı yolda bir bakmış ki karşıdan iki rahibe geliyor. Koridorda
saklanacak yer yok, ne yapsın zavallı, hemen bir heykel ayağına
yatarak, olduğu yerde hareketsiz dikilmiş. Rahibeler çıplak rahibin önünde
durmuşlar ve heykelin ne kadar gerçeğe benzediğini konuşmaya başlamışlar.
Rahibelerden biri aniden uzanıp rahibin aletini çekiştirmiş. Boş
bulunan rahibin elindeki sabunlardan biri yere düşmüş. "Ah bakın"
diye bağırmış çekiştiren rahibe, "bu heykel değil sabun otomatıymış."
İkincisi bu tezin doğruluğunu test etmek üzere uzanıp aynı şekilde
rahibin aletini çekistirmiş, doğaldır ki zavallı rahibin elindeki
ikinci sabun da yeri boylamış. Üçüncü rahibe durur mu, o da asılmış.
Tabii sabun yok. Bir daha çekiştirmiş. Iıııh. Bir daha, bir daha,
bir daha derken sevinçle haykırmış "yaşasın bana sıvı sabun
geldi..."
|
KALIBA OTURTMUŞ
Adamın biri geneleve gitmis. Mamayla anlaşıp 3.kata çıkarken
1.kattaki odalardan birinin kapısının açık olması dikkatini çekmiş.
Merakla içeri kafayı uzatıp bakmış, iri kıyım bir zenci ve kucağında
pozisyon almış oturan çıtır bir hatun, ama ikisinde de hareket yok öylesine
duruyorlar. Adamcağız bana ne ya deyip çıkmış 3.kata, işini görmüş.
1 saat sonra aşağı inerken bakmış ki aynı odanın kapısı yine açık
ve çıtır hatun o pozisyonda halen zencinin kucağında oturuyor. Neyse
inmiş aşağıya ödemeyi yapmis, ama aklı yukarıda ve dayanamayıp
mamaya ''Özür dilerim bir şey sorabilir miyim?'' demiş. Mama da
''Tabii buyrun sorun'' demiş.
“1.kattaki zenci ve kucağındaki kız 1 saattir ayni pozisyonda
hareketsizce duruyorlar, neden Acaba?? ''Mama:
''Haaa onlar mı? O kız daha yeni düştü de, kalıba oturttuk
kendisini.” |
MAHKUM
10
kişiyi öldürmekten ömür boyu hapis mahkumu hapisten kaçar. Kaçarken
önüne çıkan bir eve girer ve yataklarında uyumakta olan bir çifti
esir alır. Adamı bir sandalyeye, kadını da yatağa bağlar. Bir an
etrafına bakınıp kadının üstüne atlar ve boynunu öpmeye başlar.
Aradan bir dakika bile geçmez, mahkum yeniden ayağa fırlar ve odayı
terkeder. Bunun üzerine adam karısıyla konuşmaya başlar:
"Sevgilim, bu adam yıllardır kadın görmemiş. Boynunu nasıl öptüğünü
gördüm. Sanırım geri gelince seninle birlikte olmak isteyecektir. Aman
ne derse yap, onu sinirlendirme, sadece memnun olmasını sağla ki burdan
sağ çıkabilelim. Unutma ki hayatımız buna bağlı. Dayanıklı ol ve
unutma, seni seviyorum!" Kadın bu sözler üzerine gülümser ve
sakince konuşur:
"Haklısın sevgilim bu adam yıllardır kadın görmemiş ama o sırada
benim boynumu öpmüyor, kulağıma senin çok yakışıklı olduğunu,
seni çok beğendiğini söylüyordu. Hemen ardından da bana vazelinin
banyoda olup olmadığını sordu. Dayanıklı ol ve unutma, ben de seni
seviyorum!
|
|
 |