WHITEGUY HOMEPAGE
whiteguy_74@yahoo.com

ANASAYFA LİNKLER KOSKOMİK BİLİM&TEKNİK SİZDEN BİZE MUHTELİF DOWNLOADS

SOHBET

FIKRALAR - 2

TÜLEYMAN

    Öğretmen bir gün ögrencilerine şöyle bir soru sormuş :
- İnsanlarda istem dışı çalışan şey nedir ?
Ö
ğrencilerden biri parmak kaldırıp cevap vermiş :
- Tik tir hocam...
Ögretmen soruyu bilen öğrencisine :
- Aferin oğlum senin adın ne? diye sormuş.
Ögrenci :
- Tüleyman hocam... demiş...

ZİFAF GECESİ

    Uzun ikna turlarından sonra Ermeni mahallesinin 17 yaşındaki güzeller güzeli ve yoksul aile kızı ZIVART, mahallenin zengin ve yaşlı 75 yaşındaki MIGIRDIC beyi ile evlendirilir. İlk gece mıgırdıc bey ölür. Durumu şüpheli bulan savcılığın açtığı dava sonucunda mahkemede hakim sorar:
-Kızım anlat bakalım nasıl öldü?
Zivart, utangaç ve ermeni şivesiyle anlatır:
-Valla hakim bey, malumunuz zifaf gezesi... Mıgırdıc bey üstüme geldi...başladı titremeğe...ben zanetim geloor, meğer gidoormuş !?

HEYKELLER

    Yıllarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri dişi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmış, bir gün bir melek cennetten gelene kadar...
-Sizler iyi ve örnek heykel oldunuz, bu yüzden ben de size özel bir hediye vereceğim. Yarım saat için sizi canlandıracağım, siz de bu süre içinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demiş. Ve melek ellerini çırpar çırpmaz heykeller canlanmış, birbirlerine biraz utanarak yaklaşmışlar, ama sonra hızla parktaki çalılıkların arkasına koşmuşlar. Kısa bir sure sonra çalılıkların arkasından kikirdeşmeler, kahkahalar duyulmuş, çalılar sallanmış. Onbeş dakika sonra, çalılıklardan çıkmışlar, ikisinin de yüzünde geniş bir tebessüm varmış. 
-Onbeş dakikanız daha var!" demiş melek, gözlerini anlamlı anlamlı kırparak.
    Dişi heykelin yüzündeki tebessüm biraz daha yayılmış ve erkek heykele dönmüş:
-Harika! Ama bu sefer güvercini sen tut, ben sıçcam kafasına!

AJAN

    Amerika ile eski SSCB arasındaki soğuk savaşın en hareketli yılları... Amerika, Rusya'dan istihbarat almak icin oraya bir gizli ajan göndermeye karar veriyor. Ajan için yüzlerce aday arasından en iyi özelliklere sahip bir tanesi seçiliyor. Ajan yapılan tüm testlerden mükemmel sonuçlar alıyor, Rusçası mükemmel, hatta yerel şiveleri dahi cok iyi derecede konuşabiliyor, her türlü silahı başarıyla kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olağanüstü. Seçilen ajan haftalar süren çok zorlu eğitimlere tabi tutuluyor ve göreve hazırlanıyor. En sonunda görev zamanı geliyor ve ajan, Rus Hava sahasına gece gizlice giren küçük bir uçaktan paraşütle atlayarak görevin olduğu şehire yakın köylerden birinin civarına bırakılıyor. Yere başarıyla ve sessizce inen ajan paraşüt ve yanindaki diğer donanımı kamufle ediyor ve yanında getirdiği yerel giysileri giyerek civar köye doğru yola çıkıyor. Sabaha karşı havanın aydınlanmasıyla köye yaklaşan ajan, tarlasına gitmek için yola çıkan bir köylüye rastlıyor ve ona yanaşarak yerel aksanla ve mükemmel bir rusça ile gideceği şehre nasıl vasıta bulabileceğini soruyor. Köylü cevap veriyor:
- Amerikalı mısın?
şoka giren ve hayretler içinde kalan ajan cevap veriyor:
- Onu da nereden cıkardın? Köylünün cevabı:
- Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da...

TEMEL'İN HASTALIĞI

    Temel akciğer kanseri olmuş. Doktorlar iki aydan daha fazla yaşaman mucize olur demişler ve ümitsiz olduğu için tedaviye de son vermişler. Öleceğini anlayan Temel, bütün eşiyle dostuyla helalleşmeye karar  vermiş. Fakat bizim Temel gördüğü herkese kendisinin AIDS hastalığına yakalandığını ve iki ay içinde öleceğini anlatıyor ve haklarını helal etmelerini istiyormuş. Tabii bunu duyanlar Temel'e helallik veriyorlarmış ama bir yandan da elini bile son bir defa sıkıp , kucaklaşmaktan kaçınıyorlarmış. Temel'in en iyi arkadaşı Dursun, Temel' in bu yaptığını duyunca sormuş; "Yahu Temel, anladık sen kanser oldun ölecen, neden millete AIDS oldum diyon, bak herkesi bir korku sardı" demiş. Temel ; "Yahu Tursun, öyle de öleceeezzz böyle de ölecez, bari karıyı sağlama alalım dedim."

    KALIBA OTURTMUŞ

    Adamın biri geneleve gitmis. Mamayla anlaşıp 3.kata çıkarken 1.kattaki odalardan birinin kapısının açık olması dikkatini çekmiş. Merakla içeri kafayı uzatıp bakmış, iri kıyım bir zenci ve kucağında pozisyon almış oturan çıtır bir hatun, ama ikisinde de hareket yok öylesine duruyorlar. Adamcağız bana ne ya deyip çıkmış 3.kata, işini görmüş. 1 saat sonra aşağı inerken bakmış ki aynı odanın kapısı yine açık ve çıtır hatun o pozisyonda halen zencinin kucağında oturuyor. Neyse inmiş aşağıya ödemeyi yapmis, ama aklı yukarıda ve dayanamayıp mamaya ''Özür dilerim bir şey sorabilir miyim?'' demiş. Mama da ''Tabii buyrun sorun'' demiş.
“1.kattaki zenci ve kucağındaki kız 1 saattir ayni pozisyonda hareketsizce duruyorlar, neden Acaba?? ''Mama:

''Haaa onlar mı? O kız daha yeni düştü de, kalıba oturttuk kendisini.”

SIVI SABUN    

    İki genç rahip gecenin bir yarısı duşa girmek üzere soyunmuşlar, tam duşa girerken yanlarına sabun almadıklarını fark etmişler. Rahiplerden biri giyinmeye gerek görmeden çıplak bir vaziyette sabun almak üzere üst kattaki odasına gitmiş. İki kalıp sabunu alarak duşların olduğu alt kata koşmaya başlamış. Yarı yolda bir bakmış ki karşıdan iki rahibe geliyor. Koridorda saklanacak yer yok, ne yapsın zavallı, hemen bir heykel ayağına yatarak, olduğu yerde hareketsiz dikilmiş. Rahibeler çıplak rahibin önünde durmuşlar ve heykelin ne kadar gerçeğe benzediğini konuşmaya başlamışlar. Rahibelerden biri aniden uzanıp rahibin aletini çekiştirmiş. Boş bulunan rahibin elindeki sabunlardan biri yere düşmüş. "Ah bakın" diye bağırmış çekiştiren rahibe, "bu heykel değil sabun otomatıymış." İkincisi bu tezin doğruluğunu test etmek üzere uzanıp aynı şekilde rahibin aletini çekistirmiş, doğaldır ki zavallı rahibin elindeki ikinci sabun da yeri boylamış. Üçüncü rahibe durur mu, o da asılmış. Tabii sabun yok. Bir daha çekiştirmiş. Iıııh. Bir daha, bir daha, bir daha derken sevinçle haykırmış "yaşasın bana sıvı sabun geldi..."  

KÖPEK İLE TAVŞAN 

    Köpeği ile yaşayan bir genç İstanbul’da bir bahçe katı daire kiralar. Dairenin önünde bir teras vardır. Yan dairede de ev sahibi yaşlı kadın ve oğlu oturmaktadır. İki dairenin teraslarından birbirine geçilebilmektedir. Kiracı genç taşınırken ev sahibinin oğlu kiracıya şöyle der: " Köpeğinize ne olur dikkat edin, annemin tavşanına birşey yapmasın. Annem yaşlı, o hayvana da çok bağlandı, tavşana birşey olursa yaşayamaz." " Tavşanın kafesi terasta duruyor, aman dikkat". Kiracı da dikkat edeceğını söyler. Gel zaman git zaman, köpek ve tavşanın birbirileri ile hiçbir sorunu olmaz, beyaz tavşan da iyice büyür. Tavşan bazen kafesinde duruyor, bazen de terasta dolaşıyordur. Bir gece köpek ağzında birşey ile sahibinin yanına gelir. Sahibi bir de bakar ki köpeğin ağzındaki şey ev sahibinin beyaz tavşanı, ama ölü ve çamur içinde! Kiracı paniğe kapılır, ölü tavşanı alıp bir güzel yıkar, tüylerini saç kurutma makinası ile kurutup kabartır ve usulca yan terasa süzülüp tavşanı kafesine bırakır.
    O
gece, suç üzerine kalacak korkusu ile köpeği alıp annesine gider. Bir hafta sonra döndüğünde ev sahibinin oğlunu görür. Genç kederlidir. Kiracı tedirgin tedigin ne olduğunu sorar. Ev sahibinin oğlu cevap verir: Siz yoktunuz tabi, bilmiyorsunuz...annem vefat etti...Kiracı suçlulukla yutkunarak sorar: " Başınız sağolsun,  nasıl vefat etti anneniz?"   Ev sahibinin oğlu cevap verir: Tavşanı beslemeyi unutmuşuz, hayvancağız ölmüş. Annemle birlikte tavşanı bahçeye gömdük. Ertesi sabah annem tavşanı hortlamış, kafesinde görünce kalbi dayanamadı zavallının...  

ANASAYFA

WEBMASTER

LİNKLER KOSKOMİK BİLİM&TEKNİK SİZDEN BİZE MUHTELİF DOWNLOADS

SOHBET